Caner Erkin transferi Galatasaray'ın opsiyonunu kullanmamasından sonra Fenerbahçe'nin sezonun sonunda bitirdiği bir transferdi. Geçen sezonun ortasında yaşanan takım içi disiplinsizliklerden sonra, Fenerbahçe dengeleri sıkı tutmak istiyordu. Her sezon başlangıcına birkaç gün rötarlı katılan Brezilyalı oyuncular dahi bu defa açılışa vaktinde geldi. Torpil geçilmiş gibi gözükmemesi için evlenen Caner Erkin'e izin verilmek yerine transfer resmi olarak duyurulmuyordu. Caner'e verilen süre doldu ve Fenerbahçe transferi resmen açıkladı. Oyuncu da hemen sağlık kontrolünden geçip, antrenmana katıldı. Transferin Fenerbahçe açısından hikayesi bu.
Türkiye'nin 1990 İtalya Dünya Kupası'na gitmeyi son anda kaçıran Oğuz, Rıdvan, Tanju, Feyyaz, Metin Tekin'li jenerasyonundan sonraki en hücumcu jenerasyonu 2005 yılında 17 yaş altı kategorisinde Avrupa Şampiyonu ve Dünya 4.'sü olan takımdı. Özgürcan Özcan, Tevfik Köse, Nuri Şahin, Deniz Yılmaz ve Caner Erkin gibi kollektif oyunu da oynamasını bilen yetenekler bütün Türkiye'yi sabaha karşı televizyon başına dikiyordu. Geleceğe dair beklenti büyüktü ama bu oyuncuların büyük bir bölümü bırakın milli ya da uluslararası olmayı, ligin başaltı takımlarında rotasyon oyuncusu dahi olamadılar. Biraz Aydın Yılmaz, biraz Murat Duruer sadece. Takımın yedek kaleci Onur Kıvrak bile ancak bu sezonun parlayabildi. Çok şık bir A Milli Takım ve Borussia Dortmund başlangıcından sonra takımın en büyük yeteneği Nuri Şahin de düşüşe geçti. Feyenoord'da kiralık gönderildi, Dortmund'da son 2 sezondur düzenli oynuyor. 21 yaşına geldi ve açıkçası iyi bir Bundesliga oyuncusu olmaktan daha fazlasını yapacağını hayal ediyordum. Ediyorduk.
Caner Erkin'in durumu biraz daha farklı. Caner o jenerasyonda yurtiçinde yetişip, Manisaspor'da oynayarak kendisini yurtdışında bir Şampiyonlar Ligi kulübüne pazarlayabilmiş tek oyuncu. Emre Belözoğlu ve Nihat Kahveci de dahil olmak üzere 20 yaşından evvel bunu başarabilen bir yerli yok Türkiye'de. Bunun dahi takdir edilmesi gerekir ve onun özel bir oyuncu olduğunun kanıtıdır ama CSKA Moskova tercihinin pek de düşünülerek yapılmadığı açık. Tek kenar oyuncusuyla, 3'lü oynamayı Gazzaev yönetiminde klasik haline getirmiş bir takımda, hele de önünde Yuri Zhirkov gibi bir fenomen varka Caner Erkin'in tutunamayacağı açıktı.
Futbolcunun yeteneklerini ve oyun karakterini doğal mevkisinden başka bir mevkiye adapta etmesi zaten başlı başına bir zorluk. Caner Erkin gibi sadece mevkisini değil oyunun merkezini de değiştirmek zorunda kalanlar için işler daha da zorlaşıyor. Üstelik açıktan beke geçmek, bekten açığa geçmekten çok daha zor bir süreç. Yeteneğiniz ve tekniğiniz uygunsa dayanıklılığınızı ve fizik kalitenizi geliştirip üzerine biraz da taktik bilgisi ekleyerek iyi bir açık olunabilir. Tersi durumda ise pozisyon ve alan bilginizi baştan aşağı güncellemeniz gerekiyor. Kademe gibi genellikle doğuştan gelen sezgileri öğrenmek de bir yere kadar. Temponuzu da tıpkı bir 1500 metre atleti profesyonelliğinde ayarlamanız şart. Türkiye'de, 3 büyükler seviyesinde bu tür başarısızlık hikayeleri çok. Dikenli, acı dolu ve sabır isteyen bir yol bu.
Galatasaray ve Frank Rijkaard'ın hatası tam da bu noktada. Sabri Sarıoğlu açıktan beke evrilebilmiş yegane üst düzey oyuncu Türkiye'de. Onun da geçtiği süreci herkes biliyor. Medyadaki eleştiriler ve tribünlerin tavrı hala taze. 19 yaşında yükseldiği Galatasaray A takımında, ancak 6 sene içerisinde ve 25 yaşına geldiğinde tartışılmaz bir bek olabildi. Galatasaray'ın altyapısından yetişmesi, forma aşkı, destek olan ağabeyleri ve inadına rağmen. Caner Erkin bırakın Galatasaraylı olmayı Fenerbahçeli olduğunu ilan etmiş bir oyuncu. Üstelik sabır, sebat sahibi bir karakteri de yok. Zico ile CSKA Moskova'da bu yüzden kapışmıştı. Sol bek oynamayı istemiyordu. Frank Rijkaard da bu durumu değiştiremedi.
Fenerbahçe'ye geldi ve hangi pozisyonda düşünüldüğü çok mühim. Andre Santos kadrodaki yegane sol bek şu an. Caner'in de sol bek pozisyonundaki geçmiş performansı ve tavırları düşünüldüğünde orayı zorlaması imkansız. Zorunlu birkaç durumda idareten kullanılabilir ama sol bek pozisyonuna rekabet getireceğini düşünmek saflık olur. Fenerbahçe'nin o mevkiyi bütün sezon destekleyebilecek bir sol bek transfer etmesi şart. Caner Erkin de saf yeteneklerini sergileyebileceği orjinal yeri olan açıkta değerlendirilmeli. Böylece Stoch ile gireceği yarıştan hem Stoch hem Caner hem de Fenerbahçe kazanabilir. Terazinin kefesi de Caner'in yerli olması, önde oynadığı zaman sergileyebildiği çok yönlülüğü, boy avantajı, Stoch'un 4-3-3 dışında bir formasyonda zorlanma ihtimalinin yüksek olması, Alex faktörü filan gibi değişkenler hesaba katıldığında bence Caner'den yana.
Kısacası, Caner Erkin sol önde oynarsa Fenerbahçe için iyi transfer.
Velakin bu transferin tetiklediği başka türlü dinamikler de var. Uğur Boral ve Özer ne zaman fit duruma gelecekler bilmiyorum ancak kağıt üzerinde Fenerbahçe'nin Stoch ile birlikte sol önde oynayabilecek 4 oyuncusu oldu. Aykut Kocaman'ın planlarını bilmiyorum ama takımın yapısını, eksikleri ve Aykut'un olasıklıklarını değerlendirdiğim zaman Stoch transferi bana gereksiz geliyor.
Olasılıklar dahilinde inceleyelim.
Caner sol önde düşünülüyorsa eğer orada 4 oyunculuk bir rotasyon var ve kadroda şişkinlik demek. Aykut Kocaman'ın Özer'i içte veya sağda kullanacağını düşünelim rotasyon 3'e düşüyor. Özer'in sağa geçmesi durumunda da Kazım, Topuz ve Aykut'un alacağız dediği sağ açıktan sonra bu sefer de o mevki şişiyor. Deivid, Kazım veya Topuz'dan ikisinin başka pozisyonlarda kullanılması lazım. Topzu sadece iç olarak kullanılabilir. Yok eğer Topuz'u sağda düşünüyorsa Deivid ve Kazım'ın santrfora kayması gerekecek. Güiza + Semih + Gökhan Ü + Kazım + Deivid toplamı vasıfsız bir çokluk. Üstelik çok da pahalılar ve takımın Şampiyonlar Ligi'ne kapağı atmasını veya ilerlemesini sağlayacak tempoda, formda ve kalitede değiller. Kaldı ki, daha santrfora da oyuncu alınacak.
Öte yanda ise Fenerbahçe'nin savunmada büyük bir rotasyon sorunu var. Ne beklerin ne de stoperlerin yakın kalitede yedeği yok. Geçen sezon geri dörtlüde Lugano, Bilica, Andre Santos veya Gökhan Gönül'den biri olmadığında ve yerlerine Bekir, Önder, Deniz oynadığında neler olduğuunu hatırlıyorum. İlhan Eker'in bunlardan daha fazlasını katacağını düşünmek fazlaca iyimserlik olur. Güiza ve Deivid gibi atıl durumdaki yabancıları gönderip kontenjan da açamıyorsun.
Yazının başına dönelim. Caner'in işini bitirmişken, Stoch yerine pekala savunmada Burdisso, Zebina tarzı hem stoper hem de savunma beki olarak kullanılabilecek Şampiyonlar Ligi tecrübesi olan bir yabancı alıp, Bilica'yı rotasyonda değerlendirmek çok daha mantıklı olabilirdi. Edu'dan sonra Bilica ile downgrade edilen savunma da böylece bir kademe yukarıya çekilmiş olur, Bilica'nın takımdaki rolü de layığını bulurdu. Güiza ve Deivid gönderilip yerlerine bir santrfor ve bir de bahsettiğim tarz savunmacı alınırsa her şey yine yerine oturur. Oysa Fenerbahçe yönetiminin bu konulardaki başarısızlığı ve Aykut Kocaman'ın geçen sezon devre arasındaki hamlesizliği beni endişeye sevkediyor.
Kadro belli olduğunda, sezon içerisinde bu dengelerin nasıl gözetileeceğini merakla bekliyorum. Umarım sorumlular beni haksız çıkarırlar.
Etiketler: Futbol, sporyazarlari.com, Türkiye