5 Ocak 2008 Cumartesi

Bir Karar Verseniz



La Gazzetta Dello Sport'ta iki Juventus yöneticisi Ranieri ve Gigli birbirlerini yalanlamakla meşgul bu ara. Birisi hedefimiz ikincilik diyor, diğeri Scudetto yani şampiyonluk diyor.

Hıncal Uluç İtalya'da olsa ne komplo teorileri yazardı...

Etiketler:

Diego Valeri



Diego Valeri geçen sene sürpriz bir şekilde Arjantin Açılış Ligi'nde şampiyon olan Lanus'un ortasaha oyuncusu. Henüz 21 yaşında ve Lanus takımıyla 61 maçta 9 golü var. Avrupa'daki en Arjantinli takımına transferi de an meselesi.

Vieira'nın sakatlığından ötürü Inter o bölgeye bir oyuncuyu arıyor. Önce Portekizli Maniche ismi geldi gündeme, şimdi ise Valeri. Maniche nere Valeri nere diyenler için bu transferin bir referans ile gerçekleşeceğini söylersek durum biraz açıklığa kavuşur sanırım.

Inter'in Arjantin'li kaptanı Javier Zanetti önermiş Valeri'yi Mancini'ye. Mancini de izleyip onay vermiş, ve top artık Massimo Moratti'de. 9 milyon € istiyormuş Lanus Arjantin gazetesi Ole'nin haberine göre.

8 milyon çok deniyordu çapa için, ve Alex ile çok uğraşmıştı basınımız Deivid transferi için.

Aklıma geliverdi de birden.

Etiketler: ,

Sevilla vs. Real Betis #4

2002 -2003



2004 -2005






2006 -2007





Etiketler:

Sevilla vs. Real Betis #3

Biris Norte'den biraz da Supporters Sur'a doğru geçiş yapalım. Real Betis'in Sevilla maçındaki tribünleri.

2001 -2002







Etiketler:

Düş Yakasından Southampton'un



Bu İran asıllı, Amerikalı ve aynı zamanda Kanada vatandaşı olan genç ama kodaman iş adamı hatırlarsanız Media Sports Investment isimli şirketiyle en son Corinthians'ın başını yakmıştı.

Daha sonra West Ham United'a sulanmış, hatta sahibi olduğu Tevez ve Mascherano'yu Londra'ya getirmişti fakat oradan eli boş döndü. Zira İngiltere sevdası bitmek tükenmek bilmiyor Kia Joorabchian'ın.

Şu sıralarda Southampton'u gözüne kestirmiş durumda. 50 milyon £ civarında bir rakam konuşuluyor. Daha önce Southampton'u Microsoft'un Bill Gates'ten sonraki ikinci ismi Paul Allen almak istemiş fakat başarılı olamamıştı.

Bakalım geçen sene Premier Lig'e veda eden ve şu sıralar Championship'te de beklenilen yerin uzağında olan Southampton ahalisi bu kez direnebilecekler mi ?

Umarım direnirler...

Etiketler:

Sevilla vs. Real Betis #2

2005 - 2006





2004 -2005





2003 -2004

Etiketler:

Ze Roberto



Bu bizim aşina olduğumuz Ze Roberto değil resimden de anlayacağınız üzere. Ama bildiğimiz Ze Roberto ile aynı ülkeye gitti. 3 milyon € karşılığında Schalke 04 forması giyecek 27 yaşındaki, eski Botafogo'lu Ze Roberto.

Bir Lincoln parasına Rakitic ve Ze Roberto'yu hallediverdi Schalke 04. Ellerindeki Mesut Özil ve Bayramoviç de cabası.ısı

Bu kadar hücuma yönelik ortasaha oyuncusu diyelim ne yaparlar bilemiyoruz tabi...

Etiketler:

Brigid Mullen



Gordon Sinclair'in bir sözü geldi aklıma bu resmi görünce. "Eğer kadınların futbol oynaması istenseydi, Tanrı memelerini başka yere koyardı" demişti Sinclair. Amerikalı futbolcu Brigid Mullen bu pozuyla yediriyor Sinclair'e bu lafını.

Etiketler:

Sevilla vs. Real Betis #1

Derbiye 2 gün kala tribünleri de konuşturalım. Maç Pizjuan'da o bakımdan burada oynanan ve Sevilla'nın ev sahibi olduğu derbilerle başlıyoruz.

2000-2001 sezonu







2001 - 2002 sezonu



Etiketler:

4 Ocak 2008 Cuma

Derbi Sevillano



Bu haftasonu La Liga'da Sevilla derbisi var. Bu güzel Endülüs kentinin iki takımı olan Sevilla ile Real Betis kıyasıya bir mücadele sergileyecekler. Türkiye saati ile 22:00'da oynanacak ve NTV tarafından da naklen verilecek maç. Latin Amerika ve biraz da İtalya'nın yerel derbileri dışında pek rastlayamadığımız saha içi ve dışı gerginliğe hasret olanların bu maçı kaçırmaması lazım.

Hatırlarsanız 28 Şubat 2007'de oynanan Kral Kupası Çeyrek Final maçında Juande Ramos tribünden gelen plastik bir şişeyle yaralanmış ve maç tatil edilmişti. Buna benzer bir kaç anektod daha var verilebilecek.

- 2002 - 2003 sezonunda Sevilla'nın evi olan Roman Sanchez Pizjuan'da oynanan maçın uzatma dakikalarında sahaya giren Sevillalı taraftar, görevli güvenlik görevlisine bıçakla saldırmış ve maç yarıda kalmıştı. İspanya Futbol Federasyonu Sevilla'ya 4 maçlık saha kapama ve 3500 € ceza vermişti.

- 2004 - 2005 sezonunda ki bir maçta ise hakem Teixeira Vitienes, Real Betis'e klasik çubuklu yeşil beyaz formasını Sevilla'nın düz beyaz formasıyla karışacağı gerekçesiyle değiştirmesini istemişti ve maç bu yüzden 45 dakika geç başlamıştı.

- Geçen sene yapılan bir anlaşma gereği iki kulüp tribünlerde eşit sayıda taraftar bulunduracak ve biletler de aynı fiyattan satılacaktı. Uygulama denendi fakat Sevilla taraftarları Manule Ruiz De Lopera'ya epey hasar verince, yine Betis'in sahasında oynanacak olan Kral Kupası maçına alınmamışlardı.

Hazır başlamışken derbinin tarihçesini şöyle kısaca bir hatırlayalım.

1907 yılında kurulan Real Betis ile 1905 yılında kurulan Sevilla kulüpleri arasındaki ilk maç da 28 Şubat 2007'deki maç gibi olaylı geçmiştir. 8 Şubat 1915 yılında Huelva'da oynanan ve kazananın Santo Mauro Dük Kupası'nı alacağı ilk maçı Sevilla, Spencer ve Lecompte'nin 2 şer golü ile 4-3 kazanmıştır. Velhasıl kelam bu skor oluştuğunda henüz maçın süresi dolmamış, hakem taraftarların agresif tavırlarından ve sürekli sahaya tecavüz etmelerinden ötürü maçı bitirmek zorunda kalmıştır.

Bundan 1 sene oynanacak Endülüs Kupası maçında ise Sevilla yarı finalde Betis'i 2-2 ve 5-0 lık skorlarla elemiştir. 1940'a kadar oynanan bu kupayı Sevilla tam 13 kez kaldırırken, Real Betis bu sevinci sadece 1 kez yaşamıştır. Real Betis, Sevilla'ya karşı bu kupadaki tek galibiyeti de 1928 senesinde kupayı kazandığı sezon alınmıştır.

Real Betis ile Sevilla rekabetindeki en büyük fark ise 10 Mart 1918 tairihinde alınan 22-0 lık skorla Sevilla'ya ait. Ancak Betisliler bu skor ve bu skoru alan kadrolarıyla gurur duyarlar. Zira maça mahallenin çocuklarıyla çıkma pahasına bu maçı oynamışlardır.

Real Betis ile Sevilla rekabetinde iki takımın La Liga seviyesinde karşılaşması ise 1934-35 sezonuna rastlıyor. Betis ve Sevilla o sene iki maçta da 0-0 ve 2-2 lik skorlarla yenişemiyorlar fakat Real Betis tarihindeki ilk ve tek La Liga şampiyonluğuna bu sene ulaşıyor. Sevilla'nın da eli armut toplamıyor o sene ve Kral Kupası'nı müzesine götürüyor.

Rekabette en önemli sezonlardan biri de 1982-83. Bu sezonda Sevilla rakibi Real Betis'i oynanan toplam 4 La Liga ve Kral Kupası maçlarının hepsinde 3 kez 2-0 ve 1 kez de 2-1 skorlarla mağlup etmiştir.

Betis Sevilla karşısındaki ilk adamakıllı galibiyetini ise 1943 yılında yapılan maçta 5-0 lık skorla alıyor fakat genel tabloya baktığımızda işler Real Betis için pek iç acıcı değil. 1. Lig, 2. Lig ve Kral Kupası maçları dahilinde iki takım arasında oynanan 108 maçta Sevilla'nın 50 galibiyeti varken, Betis'in 32 galibiyeti vark. Kalan 26 maç ise berabere bitmiş.

2007-2008 sezonunu dahil etmediğimiz değerlendirme Sevilla'nın İspanya Lig tarihinin genel puan durumunda Real Madrid, Barcelona, Atletic Bilbao, Valencia, Atletico Madrid ve Espanyol'un ardından 2201 puanla 7. sırada bulunduğunu ve La Liga'da toplam 63 sezon mücadele ettiğini, buna mukabil Betis'in 45 sezon mücadele ettiği ligde 1584 puanla 10. bulunduğunu da belirtelim.

Pazar günü derbiye yakışır bir maç izlemek dileklerimizle.

Etiketler: ,

3 Ocak 2008 Perşembe

PELADA - Sınır Tanımaz



Filistinli çocuklar bunlar. İsrail ile Filistin arasındaki çitlerle ayrılan sınıra, topun çitin öte yanına kaçması halinde başlarına bomba yiyebilecekleri ihtimaline aldırmadan futbol oynuyorlar.

Öyle bir meret bu futbol.

Etiketler:

Dragan Stojkovic



Yugoslavların 80'li yıllardaki ve 90 başlarındaki efsanelerinden biriydi Piksi lakaplı Dragan Stojkoviç. Başkan olmuştu çok sevdiği Kızılyıldız'a fakat pek fazla sürmemiş, geç öğrendik biraz.

Etiketler:

Parma Seri Üretimi



Parma 80'lerin sonunda ve 90'lı yılların başında Sacchi ve Scala ile Serie A'ya yükselene dek adını pek duymadığımız bir takımdı. Serie A'ya bastıktan sonra Baggio, Zola, Chiesa, Asprilla, Brolin gibi ilaveler yapılarak alınan Kupa Galipleri, UEFA ve UEFA Süper Kupası sayesinde bilir olduk sarı lacivertli kulübü.

Bu transferlere ileride Crespo, Veron, Ortega, Thuram, Junior, Adriano, Mutu da eklenecek ve Parma Serie A'nın ciddi, Avrupa'nın da korkulan ekiplerinden biri olmaya devam edecekti.

Parma bunları yaparken birşeyi daha yapıyordu, oyuncu yetiştirmeyi ihmal etmiyordu. Örnek vermek gerekirse Bucci, Apolloni, Benarrivo, Minotti, Cannavaro, Bonera gibi her ne kadar çocukluktan Parma altyapısında yetişmeseler de oyunculuk gelişimlerine Parma ile başlayıp takımla büyüyen oyunculara Carlo Ancelotti ile başlayıp Melli, Buffon, Barone, Gilardino devam eden bir seriyi de ekliyorlardı.

Parma'nın milenyum ile girdiği mali krize rağmen Serie A'dan kopmayışı da ancak bu geleneğini sürdürmesiyle açıklanabilir. Şu an çok kıymetli 3 oyuncusu var Parma'nın akademisinden yetiştirdiği.



Sırasıyla Daniele Dessena, Daniele Paponi ve Luca Cigarini.

Cigarini şimdiden İtalya'nın yeni Pirlo'su olarak değerlendiriliyor ve Tuttosport'un haberine göre Juventus'un markaj alanına girmiş bile.

Etiketler:

Delio Onnis



Bu fotoğraf o zamanların önemli bir spor dergisinden alınma ve Delio Onnis'in Monaco'da geçirdiği son sezon olan 1979-80'e ait. Les Verts yani o zamanların Fransızların baba takımı olan Saint Etienne'i geçeceğiz diyor başlıkta da.

Bu Delio Onnis futbol tarihinde hakettiği övgüyü alamamış ve bize pek fazla anlatılmayan rekortmenlerinden birisi.

Italya doğumlu bir Arjantinli Onnis ve kariyerine de Arjantin'de başlıyor. Arjantin'in harika çocuklarından biri olarak sunuluyor o dönemler. Arjantin'i 20 yaş altı kategorisinde de temsil etmiş bir isim olarak bir zamanların önemli takımlarından olan Stade de Reims takımına transfer oluyor ve Fransa macerası başlıyor.

Stade de Reims formasını giydiği 2 sezon boyunca attığı 39 gol ile o zamanların Fransa büyükleri arasında pek esamesi okunmayan ve bir önceki sene küme düşüp 1973-74 sezonunda tekrar Ligue 1'e yükselen AS Monaco'ya transfer oluyor.

Başkan Camparo ile takışması sonucu kulüpten ayrılacağı 1980-1981 sezonu öncesine kadar, Monaco ile tarih yazıyor Onnis. Kulüple yaşadığı 1 şampiyonluk bir yana, attığı 223 gol ile kulüp tarihinin en golcü ismi olmakla kalmıyor, bu performansı sayesinde Ligue 1'in 299 gol ile gelmiş geçmiş en fazla gol atan oyuncusu oluyor. Attığı 299 golün Onnis'i 5 kez Ligue 1 gol kralı taşıdığını da hatırlatalım.

Böyle bir oyuncunun Arjantin'i temsil ettiğini düşünürsünüz değil mi ? Maalesef Delio Onnis Arjantin formasını A seviyesinde 1 kez bile giyememiş bir oyuncu. Maradona ve Kempes'i kesmesini zaten beklemiyordu kimse; ancak Boca Juniors'tan tanıdığımız ve o zamanlar Fransa Ligi'nde yarış içinde olduğu Carlos Bianchi'den daha iyi rakamları olmasına rağmen Bianchi'nin çağırılıp, Onnis'in Milli Takıma çağırılmamasını da anlam verilememişti.

Delio Onnis şu an ne yapar bilinmez fakat, bir zamanlar yaptıklarını hatırlamakta fayda olduğu kesin.

Etiketler: ,

Galatasaray'a Bremen Modeli



Galatasaray Özhan Canaydın yönetimindeki 6.senesine girerken 5 teknik direktörle çalıştı; eğer söylentiler doğru çıkar da Kalli ile yollar ayrılırsa bu sayı 6 olacak. Sürekli teknik direktör değiştirmekle eleştirilen Yıldırım Demirören’in 4. senesinde 4. teknik direktör performansına oransal olarak benzer bir veri.

Aziz Yıldırım’ın ilk senelerindeki dinamizmine ise henüz ulaşamadı Canaydın; ancak bunu biraz da haklılık oranı yüksek bir şekilde eleştirilmesine rağmen, aynı zamanda kulüp için hayli önemli olan ketum, gelenekçi ve güncel rüzgarlara kapılmaktan uzak olan lise tabanına borçlu olduğunu kabul etmek lazım.

Galatasaray, Lucescu’nun gönderilişinden ve Özhan Canaydın’ın önderliğinde giriştiği yapılanmadan bu yana sportif olarak arzuladığı hedeflerden ve istenilen süreklilikten uzak. Yaşanan ekonomik sıkıntıların bu başarısızlıklardaki payı elbette su götürmez; ancak aynı dönemde harcanan parayı daha iyi yönetip, bu teknik direktör akışına rağmen 5 sene boyunca şu an elde olanlardan daha fazlasını kazanmak mümkün olabilirdi.

Nasıl mı ?

Türk kulüplerine örnek olarak sunulan Lyon ve Lyon kadar dikkat çekmemesine rağmen son yılların en iyi çıkış yakalayan ekiplerinden biri olan Werder Bremen’e bakması yeterli Galatasaray’ın.

Fakat adresi doğru tespit etmeleri lazım. Bu kulüplerin gelişimlerine, ekonomiden ziyade idari yapılanma olarak bakılması gerekir. Ve bu yapıldığında göze çarpacak en önemli şey uzun süredir birlikte çalışan ikililer olacaktır.

Lyon 1987 yılında Jean-Michel Aulas tarafından alınmasına rağmen çıkışını 2000’li yıllarda yakaladı. Herkes bu çıkışta en büyük payeyi Jacques Santini’ye verirken perde arkasında sessiz sedasız bir yapı kurup beraber çalışan 2 isim üzerinde fazla durmadılar. Başkan Aulas ile birlikte çalışan Bernard Lacombe futbolculuğundaki başarısını 8 sene boyunca teknik menajerlikte de sürdürdü ve sağlam bir temel kazandırdı Lyon’a Aulas ile birlikte. Onun görevini 96 yılında devralan Guy Genet mirası yemeyip iyice geliştirdi ve şu an gıpta ile izlenen Lyon’u oluşturdular.

Aulas ile Guy Genet’in birlikteliği halen devam ediyor, Lacombe ise resmi olarak görevde değil; fakat hala kulübün güvendiği danışmanlarından, duayenlerinden birisi.

Werder Bremen ise Almanya’nın her zaman önemli kulüplerinden biri olmuştur. Fakat 1990’ların ortalarından itibaren düşüşe geçip sıradanlaşmaya başladılar. 1999 yılı Werder Bremen için bir kilometretaşı oldu. Kulübün hem mali hem halkla ilişkiler hem de başkanlık işlerini yürütmek için Jürgen L.Born geldi. 1999 yılında atılan imza sadece bu değildi; aynı zamanda bizdeki karşılığı futbol şube sorumluluğu olan görev için kulübün zamanındaki önemli futbolcularından Klaus Allofs da ekibe dahil edildi. Teknik direktörlük görevi ise yine kulübün eski bir futbolcusu olan ve o sırada Bremen’in tüm altyapı takımlarını çalıştırmış olan Thomas Schaaf’ın oldu.

Allofs ve Schaaf birlikteliği 8 seneyi devirdi ve 9. senesine girdi. Bremen bu süre zarfı içerisinde 1 Bundesliga Şampiyonluğu, 2 Almanya Kupası, 1 Almanya Lig Kupası almakla kalmadı, 4 senedir de üst üste Şampiyonlar Ligi vizesi alıyor. Devler arenasında yapılanlar ise küçümsenemeyecek cinsten.

Galatasaray da Faruk Süren ve Fatih Terim ile yakalamıştı aslında benzer bir ikiliyi. Bir süre Lucescu ve Abdürrahim Albayrak ile bu bayrağı yine taşıyabildiler; fakat Özhan Canaydın ile birlikte bu tür bir ikili asla yakalanamadı.

Ali Dürüst, Adnan Polat, Adnan Sezgin, Haldun Üstünel gibi genelde seçimle göreve gelen isimlerle de yakalanması mümkün değil. Galatasaray bir ara Bülent Tulun ile denediğini yine denemeli, atanmış ve doğru bir idareci, teknik direktör ya da yönetim; kim olursa olsun orada olmalı.

Bremen ve Lyon gibi örnekler çok uzak geliyorsa, Boğaz’ın diğer yakasındaki Fenerbahçe ve Volkan Ballı’yı görebilirler. Fenerbahçe’nin 2003 ve sonrasındaki çıkışında Volkan Ballı’nın gelişi ve sergilediği yöneticiliğin öneminin ve etkisinin farkına varmaları uzun sürmeyecektir.

Tabi hepsinden önemlisi Özhan Canaydın’ın böyle bir niyetinin olması.

Şu ana kadar pek göremedik, bundan sonrası için de fazla umut beslememek akıllıca; fakat bu örnek yapılar en azından muhalefete ait bir projeksiyon olabilir diye düşünüyorum.

Etiketler: , ,

2 Ocak 2008 Çarşamba

Şeytan Tüyü



O'na olan talebi mantık dahilinde açıklamak mümkün değil, ancak "şeytan tüyü" gibi uhrevi, mistik ve batıl sebeplerle açıklanabilir. 1997 yılından bu yana Nicolas Anelka için futbl endüstrisinin harcadığı para 140 milyon yeşili aşmış durumda.

Avram Grant uzun süredir Sheva'nın formsuzluğu, Drogba'nın da Mourinho sonrası ayrılma isteğinden ötürü santrafor arıyor. Berbatov konusunda epey avantajlılar fakat Anelka ile de ciddi ciddi ilgileniyorlar. Eh Anelka'nın bir takımda ortalama 20 ay oynadığını ve Bolton'da şu ana dek 16 ay geçirdiğini göz önünde bulundurursak zamanı gelmiş gibi.

Sky Sports'un haberine göre bu transfer için Chelsea'nin 19 milyon pound yani aşağı yukarı 35 milyon $ bonservis ödemesi gerekiyormuş.

Aklıma Sezen Aksu'nun "Değer mi" şarkısının ilk dörtlüğü geliverdi birden...

Etiketler:

Valeri Domovchiyski



94 Dünya Kupası'nda 3. olan jenerasyonu yenileyemeyişinin ardından Bulgarlar, son 2 senedir kıpırdasalar da uzun süredir ekip olarak Avrupa'da yoklar. Euro 2008 elemelerinde de Berbatov ve Petrovlar Bulgarların Hollanda ve Romanya'yı geçmesine yeterli olmadılar fakat sergiledikleri performans ile 2. torbadan FIFA 2010 Grup Elemelerine girmeyi başardılar ve İtalya'nın ardından en büyük favori durumundalar.

Bulgarların o zaman 30 yaş civarında oılacak bu olgun isimlerine Bojinov'un dışında ekleyecekleri bir isimleri daha var.

20 yaşındaki Valeri Domovchiyski Levski Sofya'nın altyapısında yetişen ve hem kulübün hem de ülkenin bel bağladığı isimlerden biri. Levski Sofya ile 2006 - 2007 Şampiyonlar Ligi 3. Ön eleme turunda Chievo'ya attığı gol ile ülkesinin Şampiyonlar Ligi'nde ilk kez tamsil edilmesinde de katkısı epey fazla.

2005 - 2006 sezonunda Levski'nin Marsilya, Heerenveen, CSKA Moskova, Artmedia, Udinese gibi geçip çeyrek finalde Schalke 04'e elendiği sene turnuvayı 2 golle tamamlamıştı Valeri. 20 yaşında olmasına rağmen de şu ana kadar 22 kez Avrupa maçı oynadığını da hatırlatalım.

180 boyundaki oyuncunun en önemli özelliği iki ayağını da kullanarak yaptığı bitirici vuruşlar, tekniği, üstün oyun zekası ve hızı. Onun 100 metreyi 10 saniyede koştuğunu söyleyenler var. Bu özellikleri sayesinde oynadığı 116 resmi maçta 51 gol atmayı başardı Levski adına. 20 yaşındaki bir oyuncu için hakikaten olağanüstü.

Avrupa'nın devleri vatandaşı Berbatov için inanılmaz paraları gözden çıkarmışken Blackburn gibi takımlar Berbatov'un varisi için nabız yokluyorlar. Levski'nin başında menajer olarak eski bir dost var. Şahsen izlemeye doayamadığım Stanimir Stoilov'un kapısını eski takımının yöneticileri çalacak olursa Blackburn'den daha şanslı olabilirler belki.

Kimbilir...

Etiketler: ,

Karim Benzema



Fransızların Zidane'dan sonra Cezayir asıllı idollerinden birisi olma yolunda Karim Benzema. Henüz 20 yaşında olmasına rağmen 8 kez giydi Mavilerin formasını ve şimdiden Olympique Lyonnais baş döndürücü teklifler almaya başlamış Karim Benzema için.

Ronaldo'nun inmeyen kilosu ve bitmeyen gece yaşamı, Inzaghi'nin ilerleyen yaşı, Gilardino'nun istenilen düzeyde olmaması derken Milan santrafor açısından Hint fakirlerini aşmış durumda ve Kaka'nın sırtına binip gitmekteler.

"Dove finirà*" sorusunun cevabı için düşünülen 1. isim Pato Ocak'ta sahalarda olacak.

Pato'nun partnerinin ise Karim Benzema olmasını çok istiyor Milanese. Lyon ise kapıyı 35 milyon € civarında açmaktaymış.

Berlusconi biraz elini cebine atacak artık, yıllardır veteranlarla az idare etmedi Milan'ı.

*Nereye Kadar

Etiketler:

Old Trafford Cenaze Evi



Yılbaşı sonrası oynanan maçta Manchester Birmingham'ı 1-0 yenerek Arsenal'i takibe devam ediyor fakat Sir Alex Ferguson'un şikayeti var.

Sir Tribünleri "ölü" olarak nitelemiş ve Old Trafford'un bir cenaze evinden farksız olduğundan dem vurmuş. Özellikle de yabancı uyruklu United taraftarlarının günlük stad seyahatlerinin maç atmosferini olumsuz etkilediğini söylemiş.

Küreselleşme ve endüstriyel futbolun bu tür olumsuz yanları var elbette.

Hatırlarsanız daha önce de Roy Keane Old Trafford sakinlerinin maçı seyretmek ve destek olmaktansa karidesli sandviç yemekle daha çok ilgilendiğini söylemişti. Bizim stadyumların çekirdek esnafına Old Trafford'dan epey ekmek çıkar gibi, yok mu bir girişimci ?

Etiketler:

100. Yılı Anlatmak


Beşiktaş ve Galatasaray’ın ardından Fenerbahçe de 100.yılını geride bıraktı. Sadece futbolda değil faaliyet gösterilen tüm spor dallarında alınan başarılarla, yapılan sportif ve sanatsal organizasyonlarla, Dünya’nın ve Türkiye’nin dört bir yanında yapılan kutlamalarla ve taraftarlarıyla kucaklaşmasıyla şu ana kadar yapılanlar arasında en hatırlanacak olandı bu. İşin organizasyon noktasında elbette emsallerini önceden görmüş olmanın sağladığı avantajın inkar edilemeyeceği aşikar fakat sportif olarak dökülen ter, sarfedilen emek cidden muazzam.

Buraya kadar her şey çok güzel fakat iş daha bitmiş değil. Geleceğin taraftarlarına, genç nesillere bu rüya gibi senenin anlatılması lazım. Fenerbahçe’nin bu tür konuların pazarlanmasında rakiplerinden daha becerikli olduğunu biliyoruz, işin maddi yönünde her zaman başarılı olduğunu göstermişlerdi bize fakat bu seneyi esas özel kılan maneviyatı.

Fenerbahçe yönetiminin 100.yılı 251 kupalı istatistiksel bir sene olmaktan çıkarıp taraftarına ve sporseverlere özel bir şekilde anlatabilmesi, bu özel yılı yaşayan veya yaşamayan taraftarının yıllar sonrasında bile benzer bir duygu seline kapılmasını sağlaması gerekir.

Kısacası bu kez pazarlamadan ziyade iletişim becerisini konuşturma vakti Fenerbahçe yönetimi adına. Rahmetli İslam Çupi ve Halit Çapın’a doğrusu çok yakışırdı bu ancak gene de yapabilecek bir isim var.

Fenerbahçe taraftarlığını özümsemiş, tribünün göbeğinden gelen, insanın ve toplumun temelini bilen, aynı zamanda da şahane bir kaleme sahip bir değer.

Can Kozanoğlu’nun bunu bizlerden esirgememesi için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Belgesel haline dönüştürülüp Can Dündar'ın sesinden de dinleyebilirsek ne ala olur.


Semih Şentürk & Emanuele Calaio


Bir zamanların efsane takımı Napoli birkaç sene öncesine kadar İtalya Serie C’de sürünüyordu, ta ki Calaio’yu bulana kadar. Onun gelişiyle birlikte Napoli her sene bir üst lige çıktı. Bu sene de Serie A’da gayet iyi bir yerdeler.

Calaio Napoli’ye 23. yaşında geldi ve bu çıkıştaki 71 maçta attığı 32 gol ile en büyük sahibi olan oyuncuydu. Ancak Napoli Serie A’ya çıkınca Zalayeta ve Lavezzi’yi transfer etti ve pabucu dama atılmış durumda Calaio’nun. Öyle ki Napoli’nin oynadığı 17 maçta sadece 238 dakika forma giyebildi ve Cagliari maçı hariç hepsinde sonradan, özellikle de oyunun son 20 dakikasında oyuna girdi.

Semih’in Fenerbahçe formasıyla 90 dakika olmasa bile neredeyse her maç tanışması tıpkı Calaio'nun ki gibi 23 yaşına denk geliyor. Semih, Zico yönetimindeki Fenerbahçe için geçen sene oynadığı 28 resmi maçta 13 gol atmasına rağmen bu sene Kezman sakatlanana dek yedek başlıyordu. Yeniden formayı alır almaz Avrupa ya da Lig ayırmadan gollerini atmaya başladı. Şu an ligin en çok gol atan ve en verimli oyuncusu ancak Fenerbahçe de tıpkı Napoli misali seviye atlayıp Şampiyonlar Ligi’nin en iyi 16 takımı arasına girince santrafor aramaya başladı.

İlginçtir ne Semih’in ne de Calaio’nun üst düzey teknik yetenekleri, fiziksel özellikleri yok ama çok verimliler.

Ve süreç gösteriyor ki ikisi de ortak bir kadere doğru gidiyorlar gibi. Haklarında hayırlısı...


Kasper Babasının İzinde


Futbolda babanın oğluna miras olarak futbolu bırakması pek sık karşılaşılan bir durum değil. Fakat çok da güzel örnekleri var, ilk aklıma gelenler;

Cesare – Paolo Maldini, Johann – Jordi Cruyff, Frank – Frank Lampard, Harry – Jamie Redknapp, Finn – Michael & Brian Laudrup, Brian – Nigel Clough, Alex – Darren Fergsuon, Ian – Shaun Wright, Kenny – Paul Dalglish, Ian – Neil Mellor, Amor – Eidur Gudjohnsen.

Çok istiyordum Peter Schmeichel Manchester City'de kariyerini noktalarken son dakikalarda oğlu Kasper Schmeichel ile değişmesini. Gudjohnsen'den sonra bir başka İskandinav da böyle bir anı yaşayabilirdi fakat bu ritüel gerçekleşmese bile Kasper babasının yolunda emin adımlarla hızla ilerliyor.

Isaksson ve Hart'ın yokluğunda bu sezon City forması ile çıktığı birkaç maçta epey başarılıydı hatta Manchester derbisinde de başarıyla oynadı ve Schmeichel ailesi bu derbilerde kaybetmeyen tarafta olma geleneğini sürdürmesini sağladı Kasper performansıyla

Kulüp daha sonra onu daha fazla süre alması için :Championship ekiplerinden Cardiff'e kiralık olarak gönderdi ama İspanya'dan çok ciddi talibi var oğul Schmeichel'in. Barcelona, ikinci kalecisi Jorquera'nın sakatlık sebebiyle uzun süre oynayamayacak olmasından ötürü kaleci arıyor ve Ekstra Bladet gazetesinin haberine göre Schmeichel Barcelona'nın hedeflerinden biri durumunda şu an. Schmeichel'in menajeri Michael Johansen ve Barca'ya yakınlığı ile bilinen El Mundo Deportivo da bu ilgiyi doğrulamış.

Burada bir de anket var aynı gazete tarafından açılan ve Jorquera'nın yerininin kiminle doldurulması gerektiğini soran.

Eğer Schmeichel olur da Barca'ya giderse bırakın Jorquera'yı Valdes'i de formasından ederse şaşırmayın, hele ki Valdes Barca'nın Casillas'ı olmaktan çok uzakken.


RIP: Phil O’Donnell


Artık çok sık olmaya başladı yeşil sahalarda verilen son nefesler. Marc Viven Foe, Miklos Feher ve Antonio Puerta’dan sonra İskoçya’nın Motherwell takımının 35 yaşındaki kaptanı Phil O’donnell da hayatını kaybetti.

Vatandaşı McFadden da bugünkü Middlesbrough maçında attığı golü, kolunda O’donnell için taktıkları siyah şeridi gösterip kutladı.

Huzur içinde yatsın...


Futbol İçin Yeni Yıl Mesajı


Futbol ırkçılık olmadan daha güzel.

Etiketler: ,

1 Ocak 2008 Salı

Diego Tardelli'nin Rotası



Geçenlerde Deniz Derinsu'nun Sabah gazetesindeki haberini ve bu sabah da Globoesporte'de görünce yazayım dedim Tardelli'yi. Deniz Derinsu Fenerbahçe'ye getirmiş ama Brezilya basını Maccabi Haifa'yı bile yazmasına rağmen Fenerbahçe'nin ilgisine hiç değinmiyor. Bunu belirtelim öncelikle.

Diego Tardelli ismini ünlü İtalyan ortasaha oyuncusu Marco Tardelli'den alıyor fakat onun kaderinde bir hücum oyuncusu olmak varmış. Tardelli Brezilya'nın bel bağladığı genç nesil oyunculardan. Henüz 22 yaşında ama biri Real Betis diğeri de PSV ile olmak üzere 2 kez Avrupa'da kiralık sezon geçirmişliği var. Bunda sadece yeteneğinin değil, disiplin problemlerinin de katkısı var elbette.

Yukarıdaki fotoğraf 2006-2007 Şampiyonlar Ligi sezonunun çeyrek final maçına ait. Mascherano'dan kurtarmış topu yardırıyor Tardelli.

Sao Paolo'nun hiçbir zaman as oyuncusu olamayan bir oyuncu için ilginç bir kariyere sahip. Sao Paolo onu gene as olarak düşünmüyor. Kadromda Adriano, Dagoberto, Aloisio, Borges, Leandro var diyor ve satmaya niyetli.

Flamengo ve Santos gibi kiralama yanlısı olanlar var ama Sao Paolo buna hiç mi hiç sıcak değil. 1 milyon yeşile okutmak niyetindeler.

Holosko'nun 7 ettiği yerde Tardelli'ye verilecek 1 milyonun esamesi okunmaz. Santrafor arayanlara şiddetle önerilir. Kariyerinde oynadığı 103 maçta 21 golü var, pek iyi bir oran gibi gözükmüyor ama çoğunda oyuna sonradan girdiğini belirtelim.

Etiketler: ,

Yeni Yıl Mesajı

Etiketler:

31 Aralık 2007 Pazartesi

Ferguson ile 67. Yıl



21 sene 2 ay 15 gün geçti bu fotoğrafın çekilmesinin üzerinden. Alex Ferguson henüz Manchester United menajeri olarak atanmıştı ve Sir değildi o zamanlar. Günler günleri, aylar ayları, yıllar yılları kovaladı. Alex Ferguson Manchester United tarihinde unutulmazlar arasında yerini aldı ve görevinde 22. senesini yaşıyor.

Kırmızı Şeytanlara gönül verenlerin heykelini diktiği Sir Matt Busby'nin kulübün başında en fazla maça çıkan menajer olma rekorunu da kırdı ve bıraktığında onun da heykeli dikilecektir büyük ihtimalle.

Sir Alex Ferguson'un doğum günü 31 Aralık.

Nice senelere.

Etiketler: ,

Heather Mitts



Amerika Bayan Milli Takımı savunma oyuncusu Heather Mitts. ESPN'nin en ateşli bayan sporcu ödülü sahibesi.

Etiketler:

Avrupa'nın Paylaşamadıkları


Santrafor sadece Fenerbahçe'nin sorunu değil şu sıralar. Milan, Juventus, Valencia, Manchester United gibi takımlar da haldır haldır santrafor arıyorlar. Yukarıdaki 3 isim listenin en tepesinde olan, Avrupa'nın paylaşamadığı isimler. Palermo'lu Amauri Juventus ve Milan'ın, Tottenham forması giyen Berbatov Alex Ferguson'un, Lazio ile döktüren Pandev ise Valencia ve Bayern Münih'in kıskacında.
Parayı veren düdüğü çalacak, bakalım bu oyuncuların yeni sahipleri kim olacak.

Etiketler:

Corinthians Paramparça



Tarihinde ilk kez küme düştü Brezilya'nın önemli futbol kulüplerinden olan Corinthians. Bu sene Serie B'de mücadele edecekler ve kaleci Felipe hariç tüm oyuncuları kaçıyorlar. En son Gustavo Nery Fluminense'nin, Coelho da Celtic'in yolunu tuttu. Eduardo Ratinho, Roger, Lulinha gibi oyuncuların da kaçacaklarını düşünüyorum.

Halbuki yakın zamanda Kia Joorabchian'ın dokunuşuyla Mascherano, Tevez, Jo, Nilmar gibi oyuncular vardı kadrolarında. Beşiktaş forması giyen Bobo gibi pek forma bulamamasına rağmen yetiştirilip Avrupa'ya pazarlanan oyuncular da cabası.

Göztepe benzerliği seziyorum bir nevi.

Umarım öyle olmaz da, doya doya izleriz Palmeiras ve Sao Paolo ile olan rekabetlerini.

Etiketler: ,

30 Aralık 2007 Pazar

Kızdırmayın Wenger'i



Arsene Wenger ve takımı ligde lider, Şampiyonlar Ligi'nde de gruptan çıkmalarına rağmen kimseye yaranamıyorlar. En son Alan Shearer Arsenal'in Everton'u deplasmanda 4-1 yendiği maçın ardından "Arsenal güzel futbol ile şampiyon olamaz" deyince çıldırmış Arsene Wenger.

Alan Shearer için açmış ağzını yummuş gözünü Wenger, "aptalın biri şeyler söylüyor sonra bu gerçeklerle doğrulanmadığı halde ortak bir kanıya dönüşüyor" diyerek. Ve eklemiş "sezon başından beri 1 kez yenildik, burada yanlış olan ne ? "

Yanlış olan yok, sadece göt olanlar var.

Ben gibi.

Doğruya doğru sene başında ilk 4'e giremeyeceklerini düşünüyordum ve feci halde yanıltttılar beni. En son Chelsea, Tottenham, Portsmouth ve Everton maçlarından 10 puan çıkardılar. Hem de izlemeye doyum olmayacak oyunlarla.

Go on Gunners...

Etiketler:

RIP : Phil O'donnell





Foe, Puerta ve şimdi de Phil O'donnell'i kaybettik yeşil sahada.

35 yaşındaydı Phil O'donnell.

Ailesine sabır, Motherwell taraftarlarına baş sağlığı ve Phil'e sonsuz huzur diliyoruz.

Etiketler: