Türk Futbol Yorumculuğu
Bu ara medyada yorum trendi alfabetik planlar üzerine. Yorumların merkezinde Rijkaard ve Galatasaray var. Ben uzun uzun yazmayacağım. 1,5 sene önce aynı yorumlar Zico için yapıldığında 'A Planına Daha Çok Güveniyor' başlığıyla yeterince yazmışız. Aşağıdaki makalede Zico yerine Rijkaard, Inter yerine Panathinaikos, Rize yerine Eskişehir'i koyun ve Fenerbahçeli oyuncu isimlerini Galatasaraylı muadilleriyle değiştirip tekrar okuyun. Yorumcu isimlerini tahmin etmek ve hangi yaratıcılıkta olduklarını değerlendirmek size kalmış.
***
90 sonlarında Galatasaray’ın yönetim, teknik direktör, saha içi diziliş ve futbolcu uyumunda yakaladığı sürekliliği, Fenerbahçe 2000 ortalarında teknik direktör bazında ıska geçse de kulüp ekonomisi, saha içi diziliş ve çekirdek kadro bakımından yakaladı.
Daum’un son 1,5 senesindeki 4-2-3-1 dizilişi, Zico ile ilk birkaç haftalık deneme haricinde uzun süredir devam ediyor. Zico’nun Daum’dan farklı olarak bu dizilişe olan bağlılığı daha tutkulu.
“Inter’i de Rize’yi de aynı görüyor” gibi bana göre son derece sığ bir mantıkla eleştiriliyor olsa da; aslında tersi mantıkla Inter’e karşı sonuç alan bir dizilişin Rize’ye neden sonuç vermeyeceği sorusuna cevap verilemediği için kendi içerisinde son derece tutarlı.
Bu noktada getirilen bir eleştiri daha var. O da oyunun tıkandığı anlarda bile Zico’nun bu dizilişten vazgeçmek yerine, aynı bölgede oynayan oyuncular arasında bir değişiklik yapması. Aslında bu da bir kusur değil, ve elbette mutlak bir doğru da değil; lakin sonuç verdiği bilinen bir sistemde yaşanacak tıkanıklığı gidermek için, sistem yerine performansı düşük olan parçayı yenilemek gayet anlaşılabilir bir çözüm. Siz hiç bujisi bozuk olan bir motorun tamamen değiştirildiğini gördünüz mü ?
Mesela Milan.
Bu sene Şampiyonlar Ligi dahil oynadıkları sadece 4 maça bu seneki klasik 4-3-2-1 dizilişinden farklı bir dizilişle çıktı. Bu maçlardan ikisi zaten Pato’nun gelişinden sonra oynadıkları ve 2006 – 2007’den alışık oldukları 4-3-1-2 ye dönüşten başka bir şey de değildi.
Daha da ilginci Ancelotti’nin 4-3-2-1 oynarken çift santrfora döndüğü ya da 4-3-1-2 oynarken 3 santrfora döndüğü maç sayısı da çok az. O da, artık kaybedilecek bir şeyin kalmadığı anlar hariç, Zico gibi performansı alarm veren oyuncuları değiştirerek, işleyen sistemini toparlamayı ve takımın toplam kalite ve kapasitesinden düşmemesini sağlamaya çalışıyor. Yani bu, onların B planı olmamasından ziyade, A planlarına çok güvendiklerini gösteriyor.
Öyle ki Ancelotti Inzaghi kötüyse Gilardino’yu, Gattuso kötüyse Ambrossini’yi, Kaladze kötüyse Cafu’yu sürüyor ya da tam terslerini. Zico da Uğur kötüyse Vederson’u, Kezman kötüyse Semih’i, Deivid kötüyse Kazım’ı sürüyor sahaya. Bunun rakiplerce ezberlenmiş olması da çok önemli değil, önemli olan sonradan giren oyuncudan istenen verimi alabilmek.
Çünkü oyunu domine eden takımların rakiplerinden farkı zaten dizilişlerinin eşsiz oluşu değil; toplam oyuncu niteliklerinin veya bunların uyumlarından kaynaklanan oyun niteliğinin ulaşılamaz oluşu.