Fenerbahçe Mehmet Topuz, Özer, Bekir ve Bilica gibi iç pazarda Fenerbahçe rotasyonuna girebilecek kaliteli oyuncuları birbir kadrosuna katarak çok hızlı başladığı transfer sezonunda şu an durgun. Galatasaray'ın Rijkaard, Keita, Leo Franco, Gökhan Zan; Beşiktaş'ın Fink, Ferrari, Nihat Kahveci, İsmail Köybaşı ve Rıdvan Şimşek hamlelerinden sonra ise Hasan Ali Atasoy'da bile başgösteren bir sabırsızlık var. Rakpleriyle nicel olarak aynı doğrultuda transfer yapmış olmasına rağmen böyle bir havanın oluşmasının en büyük sebebi ise yabancı transferde yönetimin Zico ve Aragones dönemlerinde alınması zor hedefler seçip, 3 ay süren transfer dönemini verimli kullanamaması; ve sonunda nitelik olarak düşük ya da düşüşte profil çizen Josico, Maldonado, Kezman, Deivid gibi oyuncuları transfer etmesi. Kalite olarak güven veren Edu ve Lugano gibi oyuncuları da bırakın sezon öncesi kampa ligin başlangıcına dahi yetiştirememesi. Hayalkırıklığından da öte güvensizlik var Fenerbahçe taraftarında yönetimine karşı. Taraftar artık kamp döneminde tam kadro bir Fenerbahçe görmek ve içindeki kurttan kurtulmak istiyor. Normal şartlarda ben de bu gruba dahilim elbette, ama takımın başındaki teknik adam Christoph Daum olunca rahatlıyorum. Bu rahatlığımın arkasındaki en büyük sebep; Daum'un Fenerbahçe'ye geldiği ilk dönemde karavana transferinin Fabiano dışında hiç olmaması, Koch ile beraber uyguladığı modern antrenman teknikleri ile aldığı oyuncuların hazırlanma ve uyum sürecini minimuma indirip üstüne de hemen verim verecek oyun şablonunu yerleştirebilmesi. I. Daum döneminde alınan Stjepan Tomas, Petkov, Nobre ve Copa America'dan ötürü 2004-2005 sezonunun 2. maçı olan Samsunspor maçına ancak yetişebilen ve hiç hazırlık dönemi geçirmeyen Alex De Souza aklıma bu minvalde gelen örnekler. İçeriden alabildiğini aldı Fenerbahçe. Bundan sonra rotası başta Hamit Ve Halil olmak üzere dışarıdan alınabilecek yerliler ve yabancı transferler. Eğer Fenerbahçe o dönem kariyerinde zirve yapmış, ha deyince alınamayacak Alex, Appiah misali oyuncuları kovalıyorsa yabancı transferde, alternatiflerini hazırlayıp çıkmaz sokağa girinceye kovalayacaktır bu oyuncuları. Daum kendisini benden daha iyi tanıyordur şüphesiz ve konuşup yönetime bu garantiyi bizzat kendisi vermiştir. Önce listenin 1. sırasındaki oyuncuların alınmaya çalışıldığına eminim. Son zamanlarda popülarite Galatasaray'a kaymış olsa da yabancı transferde şaşırtmayı en çok seven yönetimdir Fenerbahçe ve Poulsen'in dahi birinci tercih değil alternatif olması muhtemeldir dolayısıyla. Aziz Yıldırım yeni dönemde rakiplerini öpen bir Fenerbahçe olacak vaadini verdi kongre öncesi. Alınan teknik adam Daum olunca yeni sezonda dinamik, tempolu ve mücadeleci bir Fenerbahçe olacağı su götürmez. Oysa Fenerbahçe'nin yaratacağı fark bu değil, sadece Fenerbahçe için değil birçok takım için bunlar temel gereklilikler. Fark yaratabilmeniz ve yarışta 1 adım önde olmanız için daha fazlası lazım. I. Daum döneminde farkı duran toplar ile, ekstra meziyetleri ve birden fazla mevkide oynayabilecek oyuncular sayesinde, birden fazla dizilişi oynayabilecek kadro zenginliğiyle yaratıyordu Fenerbahçe. Filmi geri saralım ve 2003 - 2004 sezonuna geri dönelim. Daum'un aldığı takım 51 puanla ligi 6. bitirerek dibe vuran bir takımdı. Daha vahimi mental olarak dağılmış, ve birlikteliğin zerre olmadığı bir takımdı. Büyük bir temizlik yapılarak 21 yaş altı milli takımın önemli oyuncuları alındı ve saha içi lideri olarak da Pierre Van Hooijdonk transfer edildi. PVH dışında alınan yabancı oyuncular Enke dışında hepsi düşük profil çizen ve maliyeti çok uygun oyunculardı. İtalya Serie B'nin Como takımından alınan Stjepan Tomas, Trabzonspor'dan alınan Marco Aurelio, İstanbulspor'dan alınan Petkov, Corinthians'tan kiralanan Fabio Luciano. Devre arasında da Cruzeiro'dan Nobre kiralandı. Daum ilk senesinde Hollanda usulü bir 4-3-3 oynattı. Libero diye bilinen Ümit Özat'ı ortasahaya monte etti ve kariyerinin en verimli sezonunu yaşattı 7 gol 8 asist ile. Forvet diye alınan Serhat ve Tuncay'dan ülkenin en skorer sol ve sağ açıklarını yarattı. 27 gol ve 11 asistle oynadı bu ikili. Ortasahanın sağına alınan Marco Aurelio'dan Türk Milli Takımı'na da derman olacak bir defansif ortasaha yarattı. Fabio Luciano ülkeye Popescu'dan gelen sonra oyunkurucu stoperdi ve üstelik oyun sıkıştığında yıllar önce Beckenbauer'in yaptığını yapıyordu Fenerbahçe ölçeğinde. Yusuf Şimşek'in nasıl kullanılması gerektiğini de Mustafa Denizli'den çok daha önce keşfetmişti. Yeni kurulan takımın yaşayabileceği tıkanıkları da yaşadı Fenerbahçe. Mücadelesi, temposu iyi olsa da üretkenliği ve verimliliği aynı seviyede değildi. Onu da duran top taktikleriyle çözüyordu. Devre arasında alınan Marcio Nobre ile ortasahasından bir oyuncuyu eksiltip 4-2-4 oynamaya başladı Fenerbahçe. İkinci devre performansına 6 puan fazladan ekleyerek 41 puan aldı ve toplamda da 76 puanla ligi şampiyon olarak kapattı. Ertesi sezon alınan Alex De Souza ile de içeride dominasyon kurulmaya başlandı. Şimdi sorun olarak gösterilen Alex De Souza ve 2-3 mevkide birden oynayabilen Deniz Barış ve Serkan Balcı transferleri sayesinde Fenerbahçe'nin oynayabildiği diziliş sayısı 5 olmuştu. 4-3-3 ve 4-2-4 sonrasında 4-2-3-1, 4-1-3-2, 4-3-1-2 dizilişlerinin tamamını efektif olarak oynadı Fenerbahçe. Ligi tamamen domine eden, kalitesizleştiren ve Avrupa'da da adım adım ilerleyen sisteme çomağı sokan ise Aziz Yıldırım ve Hakan Bilal Kutlualp oldu. Galatasaray en büyük açığını Ribery'yi alıp kapatırken, Fenerbahçe sistemde hem kafa hem de oyuncu yapısıyla en büyük arızayı yaratabilecek yegane ismi, Anelka'yı transfer etti devre arasında. Anelka kesilemeyeceğinden Fenerbahçe asimetrik bir 4-2-2-2 oynamak zorunda kaldı. Güle oynaya alınacak şampiyonluk Galatasaray eğer öne geçtiği maçta Gençlerbirliği'ne kendi evinde yenilmese kaçıyordu 2004 - 2005 sezonunda. Anelka en büyük numarasını 1 sene sonra yaptı, ve gerçekleşti o senaryo. Galatasaray'ı içeride, dışarıda, kupada yenen ve 90 gol atan Fenerbahçe ligi 2. bitirdi 2005 - 2006 sezonunda. Daum gitti, kavga bitti. Üç sezonda sırasıyla 76-80 ve 81 puan alıp, ortalama 83 gol atan takım; daha sonraki 3 sezonda 75 puan ve golü geçemedi. Şimdi aynı reçeteye geri dönüyor Fenerbahçe.Yapılan transferler ve ismi geçen oyunculara bakıldığı zaman yine aynı yolun yolcusu olduğu görülüyor Fenerbahçe'nin. Hamit, Halil, Borowski, Vargas... Hepsi birden fazla pozisyonu oynayabiliyorlar. İsimler farklı olabilir elbette ama ortak özellikleri bu olacaktır alınan adamların. Alınan yerliler de maliyeti eskiye göre çok yüksek olsa bile bu düsturu karşılar nitelikte. Hepsi birden fazla mevkide oynayabilen, farklı özellikleri olan ve çok yönlü oyuncular.
Özer'i herkes formasyonda sağ açığa yazıyor. Kazım, Deivid, Mehmet Topuz ve hatta alınması muhtemel Hamit ile birlikte orada yığılma olacağını söylüyor. Oysa Özer Ankaraspor'da bu sezon genellikle sol açık oynadı. İnönü'de Beşiktaş'ı dağıttığı maçta da, Saraçoğlu'nda aldığı sarı karttan sonra oyun konsantrasyonunu kaybedip kenara alındığı maçta da sol açıktı. İleri ikilinin arkasında ve sağ açık da oynayabiliyor elbette. Deivid ve Kazım da çift santrforlu bir dizilişte ileri ikiliye alternatif olabilirler ha keza. Mehmet Topuz sağ koridorun her yerinde ve forvetin arkasında oynayabiliyor. Daum muhtemelen şut tehdidi ve driplingi sayesinde ters kanatta da kullanacaktır Mehmet Topuz'u. Hatta devamlılığını ve fizik gücünü de düşünürsek Topuz'dan çok önemli bir ortasahaya oyuncusu da yaratabilir Aurelio'dan yarattığı gibi.
Bekir tam bir defansif joker. Size olarak kalın bir oyuncu değil. Hatta ortalama stoperlerden biraz daha ince ve atletik, ayağı ise daha düzgün. Önder'den daha iyi bir oyuncu bana göre ve en kötü ihtimalle stoper ve sol bek ( edit ) olarak rotasyona girecektir. Bir tek Bilica var mevki olarak tekdüze oyuncu, onun da frikik atma ve oyun kurma becerisi var.Hülasa Köln döneminde Rinus Michels'den birebir feyz alma şansını yakalamış bir teknik adamdır Daum ve Fenerbahçe yine birden fazla dizilişle oynayacaktır yeni dönemde. Birçok da sürpriz göreceğizdir sahada oyuncu anlamında.
Üstelik bu kez daha şanslı Daum, zira elinin ilk dönemde en zayıf olduğu bek pozisyonu, bu kez Fenerbahçe'nin en güçlü olduğu mevki. Gökhan Gönül ve Roberto Carlos sayesinde daha korkusuzca yapacaktır denemelerini. Alex'in olmadığı klasik bir 4-4-2 dahi ekleyebilir diziliş çantasına; güçlendirilen yerli rotasyonu ve şayet ismi geçen oyuncular ya da ismi geçen mevkilere benzer nitelikte oyuncular alındığı takdirde.
Etiketler: Futbol, Türkiye